Seni de vururlar bir gün ey acı Uçuşup durduğun kanatlarından Sazın sözün türkülerin tükenir Ellerin koynunda kalakalırsın
Şakaklarına kar yağıyor bilesin ey acı Gül açan yüzlerimizde Göğeriyor rengin senin de
Biz seni Tâ eskilerden tanırız Hani göğüslerimize taş olur inerdin Avuçlarımızda hira dağıydın
Al atların tan yerine ayarlanmış yelelerinde Akdeniz rüzgarlarına karışan sendin
Biliyorum Hiçbir tarih yazmayacak Ve bir sır gibi kalacak yakılan kitaplarda Göbek bağı anasından henüz çözülmemiş bebelerimize Mitralyözlerin washingtondan ayarlandığını
Seni de yakarlar bir gün ey acı Bir taptuk kul gözlerinden vurursa Parmakların eğri ağaç tutamaz Çığlıkların çağlar aşar duymazsın
Ve ben biliyorum Örümceği, mağarayı, güvercini, asâyı
Ve İbrahimin baltasını Ben biliyorum
Nereden başladı bu kesik dans Ve bu dansa karşı afyonlanmış hecin yüzlü İnsanlar kim?
Kim kimin yanında Kim kimin karşısında
Meclis kürsüsünden konuşan bu adam kim
Üsküdar kız lisesinde okuyan genç kız Çantasında kimin fotoğrafını taşıyor
Kadıköy vapurunda sigara tüttüren delikanlılar Neden gülüyorlar ki
Seni de vururlar bir gün ey acı Filistinde sapan taşlı çocuklar Dalın, kolun, fidelerin, budanır Kuru bir kütükle kalakalırsın
Öyle bakmayın balkonlarınızdan Fırat nehri ayrılık çıbanına tutuldu, Damarlarımızı yırtıyor Tuna nehri, onulmaz boşnak sızıları Pompalıyor yüreğime
Pilevne türküleri ağıtlara dönüşürken, Çeçenyada yiğitler İnancın, emeğin ve aşkın Kılcal damarlarına ulanıp sustular... Ve ne Bağdattan Ne Şamdan Ne Mekkeden Ne Diyarıbekirden Ne istanbuldan Ne Buharadan Bunca telefon direğine rağmen kimse kimseyi Duymuyor
Seni de vururlar bir gün ey acı Halepçede soldurulmuş gül gibi Bu sevdaya düşsen sen de yanarsın Suskun, sıcak, uzun yaz geceleri
Ve siz Ey analar, Siz, gecelerinizi böler çocuklarınıza ninniler Söylerdiniz
Hani siz, fatihler doğururdunuz...
Gelin-kızların giysileri kirletildi Çocuklar hep yetim kalıyor
"Elem yecidke yetimen feava"
Ve ben biliyorum Ben biliyorum İstanbulun Bağdatın Diyarıbekirin Mekkenin Birbirine nasıl bağlandığını, nasıl çözüldüğünü sonra Ey insan Ey insanlık Ayağa kalk
Kolları ve bacakları budanmış delikanlıları Boyunları gövdesinden ayrılmış insanları Gözleri uyur gibi kapanmış, kan pıhtıları içindeki bu Çocukları
Gelişmiş laboratuarlarınızda dikkatle inceleyin Ve bir gün Bu dünya Gül bahçesine dönecek Bunu böylece bilin ve Unutmayın
Özleminle kurudum, döküldü yapraklarım, Ruhuma hayat veren baharımsın sevgili. Nağmesi ah olan inleyişle anarım, Beni bu ateş ile yakansın ey sevgili. Ne vuslat, ne ayrılık, sana kandırdı beni, Yoksa aşkın devası, devamsızlık mı dersin. İstemem dermanım terketmekse güzeli, Sen gönül diyarımda sultanımsın sevgili. Kokladım bir kere güle meylim kalmadı, Canımı seni buldum cana sevgim kalmadı, Affeyle cüretimi dilde sözüm kalmadı, Ben aşkında yok oldum, özümsün ey sevgili
Çeçen kardeşimiz yüzerken kanda Biz de Müslümanız , öyle mi kardeş! Kafirin hükmünde kahpe zamanda Biz de Müslümanız , öyle mi kardeş! *** Vay ki vay kardeşim vay ki vay bize Bu ne rezilliktir bak halimize İnandık diyenler, bu sorum size Biz de Müslümanız , öyle mi kardeş! *** Riya denizinde yüzmüyor muyuz Gerçeği diyene kızmıyor muyuz Ve her gün daha da azmıyor muyuz Biz de Müslümanız , öyle mi kardeş! *** Dünya hukukunda yerimiz nedir Çoğumuz sömürge ,geri ülkedir Resulün koyduğu ümmet bu mudur Biz de Müslümanız , öyle mi kardeş! *** Adalete leke düşüren biziz Komşu açken tavuk pişiren biziz Çalışmadan çalıp ,aşıran biziz Biz de Müslümanız , öyle mi kardeş ! *** Neyimiz doğru ki neyimiz hele Her şeyimiz aynı kafirler ile Adımız Müslüman olsa bile Biz de Müslümanız , öyle mi kardeş! *** Türk'ü ve Arab'ı ,Afrikalısı Olmuşlar kafirin ayak halısı Çok acı olsa da işin doğrusu Biz de Müslümanız , öyle mi kardeş! *** Düşündün mü kardeş neden bu durum Ve hiç getirdin mi buna bir yorum Vallahi bir karar veremiyorum Biz de Müslümanız , öyle mi kardeş! *** Kuran'ı ,sünneti terk eden ümmet Olduğumuz için bil bunca zillet Her zaman ki gibi küfür tek millet Biz de Müslümanız , öyle mi kardeş! *** Önce nefse nizam vermeli mümin Biri diğerinden olmalı emin Buna kaç tanemiz eder ki yemin Biz de Müslümanız , öyle mi kardeş! *** İlim Çin'de olsa bile aldık mı? Bayramlar dışında namaz kıldık mı? O Resule layık ümmet olduk mu? Biz de Müslümanız , öyle mi kardeş! *** Velhasıl kardeşim halimiz harap Devir mümin için tam bir ızdırap Dilimizde tekbir ve elde şarap Biz de Müslümanız , öyle mi kardeş!!!
Allah denince yaşarmalıydı gözlerimiz Resul ismini duyunca Kor düşmeliydi yüreğimize Biz böyle olmamalıydık Bizi görünce İslam hatırlanmalıydı Merhamet gelmeliydi taş kesilmiş kalplere Dinleyince vuslatımızı inanmayanlar gözleri dolmalıydı Biz böyle olmamalıydık
Biz böyle olmamalıydık Nerde bir zulüm duysak Aslan kesilmeliydi ruhumuz Bir düşkün görseydi şu kör gözlerimiz Akrepler sokmamalıydı ceplerimizi Biz böyle olmamalıydık Ağzımızda doksan dokuz ismi olmalıydı Allah´ın Gıybetten başka bir işe Yaramayan dilimizde Resul´un sözleri olmalıydı Biz böyle olmamalıydık Radyolarda isyan türküleri değil Bizim sevdamızın türküleri çalmalıydı Televizyonlar mazlumu konuşmalıydı Mazlumu anlatmalıydı Ama biz böyle olmamalıydık Ecdadımızın kemikleri Sızlamamalıydı mezarlarında Hz. Hamza baktığında bize Gökler ağlamamalıydı Hz.Hüseyin´in damlamamalıydı Kanı Kerbela´da Biz böyle olmamalıydık Küçük Muhammed ölmemeliydi Babasının kucağında Filistinli kız utanmamalıydı bizden Ölüme açmamalıydı gözlerini Yeni doğan bebekler Biz böyle olmamalıydık Kafkas kartalları özgürce Uçmalıydı gökyüzünde Zehraların, Zeyneplerin, Bekirlerin, Muhammedlerin Gözleri umutla bakmalıydı yarınlara Biz böyle olmamalıydık Bu davayı böyle yalnız koymamalı Bu davayı böyle bırakmamalıydık BİZ BÖYLE OLMAMALIYDIK OLMAMALIYDIK!..
Ben üşüyorum, Sen, Dost'un gözleriyle ısıt beni. Ben kanıyorum, Sen, dokunuşu merhamet olanlarla sar beni. Ben korkuyorum, Sen, kalbime verdiğin îmanla koru beni. Ben ağlıyorum, Sen, ülfetinle avut beni. Ben savruluyorum, bilinmezlere hazan yaprağı gibi; Sen tut beni. Ben kayıyorum sırattan, Sen bırakma beni. Bende kimsenin uğramadığı izbe köşeler var, karanlığın bile girmekten ürktüğü; Bende açılıp kapanmayan yaralar, rûhumu döven hırçın dalgalar var sonra; Dönüşü olmayan yollar uzaklığım kadar uzayan; dinmeyen gözyaşları var içime kanayan; Küçük bir kız çocuğu var, yetim bayramlar yaşayan; Âhlar var, geceleri uyku tutturmayan; Soğuk kışlar var, bir bakış olup gözümde donan; Yakan ateşler var, öfkem olup çarpan; Bende, derin bir muhabbetin yok; ulvî kılan, mümin yapan, arıtan, çoğaltan, merhamet olup yetim başlar okşayan, şefkat olup mâtemlerin civarında dolaşan, fakir sofralarda zengin kılan, cömertlik olup mahrumlara dağıtılan, cesâret olup İslâm'a engelleri yıkan. Bende, derin bir muhabbetin yok; beni unutturup bana, sadece Sen'i hatırlatan, gündüz olup yüzler aydınlatan, gece olup hataları örten, kilit olup hayırlara açılan, merhamet olup hasta ruhuma dokunan; Bende, derin bir muhabbetin; uzaklığıma rağmen, bana şah damarımdan daha yakın olan; Bende derin bir muhabbetin yok; edep edip başkalarını özlemekten, Sen'i özlettiren; Vefâ olup; hatırladıklarımı Seninle râbıtalı kılan; Bende, derin bir muhabbetin yok; rüzgâr olup çöllerde iz iz Nebî'yi arayan, peyk olup bir Kutb'un etrafında dönen... Bir derin muhabbetin yok bende; beni Sen'den kılan. Sen varsan, neyim yoktur ki;
Seni düşünüyorum....Düşünmesi en huzur veren sevgili....Seni düşünüyorum...Alemlerim yegane Efendisi...Bir elin güneşteydi sanki ,Diger elinde kürre-i arz kimse cemalinde bulamamış hiç maraz Eyy nuru tüm evreni kuşatan Efendim...Sensin şu yaralarıma merhem saran sevgilim , Efendim...Yusuf’u gören gözler bir kez seni görseydi ,Bir kez baksalardı cemaline...Bıçakları ellerini değil , sinelerini deşerdi. Efendim...Bir biçare ümmet olarak gelsem kapıcazına ,Söylesem arzuhalimi , diz çöküp huzuruna .
Efendim .... Kandan irinden deryaları geçmekti ,arzum Ateşten satıhlarda yürümekti ,Yüregimde senden başka tüm aşkları silmekti ,Silmekti amma ...silmekti amma...Yapamadım ya Rasul... yapamadım işte... Oysa efendim...Ateşlere ibrahimden önce atılmaktı arzum Yangınım gül bahçesine dönmesede . Oysa efendim...Uhutta mızrak ile Hamzanın arasına girmekti arzum ,Tek sen amcana üzülme diye... Efendim...Keşke ben kovulsaydım yurdumdan yuvamdan da...Sen hasret kalmasaydın Mekkene... Efendim...Keşke ben dökseydim Kerbeleda kanımıda ,Sen yine okşasaydın Hüseyninin başını... Efendim...Gölgen olmaktı arzum ... peşin sıra ,Çünkü sendin tek gölgesi olmayan insan şu dünyada... Efendim...Güneş bile hayran hayran gezermişte tepende yakmazmış teniniKara bir bulut korurmuş Aminenin yetimini... Efendim...Ne kadarda mesuttu seninle , ibrahimin Kabesi. Şimdi yine sardı etrafını çağdaş müseylemenin filleri... Efendim...Ruhumda hasretin yakıp yakıp kor ediyor...Sensiz bu dünya cehennemi kübra oluyor... Efendim...Ne zamana kadar sürecek bu hasretim İrandan selmansa hasret sana, Anadoluda benim. Efendim...Şu gözler bir kere bakamadılar cemaline ,Gerçekte olmasada bir kere gel , gir hayallerime ... Efendim...Şaşıyorum Ebu Cehil nasıl hayran kalmamış gözlerine ,Oysa sana utancından can veriyordu genç bir sahabe... Efendim...Her gece bakıyorum gökteki şakkı kamere ,Kamerin bile boynu bükük rengi solmuş öylece... Efendim...Oysa bir parmağınla bölmüştün onu ikiye ,O şarkılar söylüyordu Rasul bana dokundu diye... Efendim...Senki nakış nakış dokuyordun sahabeyi...Sırf onun için İstanbula kadar gelmişti Eyyub - el Ensari Efendim Sahabenden en mahzunu Hz. Vahşi olsa gerek Ne acıdır mescidinde direkler ardında seni dinlemek. Efendim...Musab'ın sahaben arasında beni en çok yaralayandır,Şehadet anında kefen bile bulunamayandır... Efendim ...Musab ki islamdan önce mekkenin en zenginiymiş ,Sen ona sancağı verdiginde daha on sekizindeymiş... Efendim...Karanlıklar aydındanmış sen dünyaya gelince ,Melekler korurmuş seni , Rasule bir şey olmasın diye. Efendim...Biliyorum Hz. Fatımayı diğerlerinden ayrı tutuyordun ,O bana Haticemin emanetidir diyordun... Efendim...Seni şiirlere yazmak benim tek bildiğimdir ,Bilirim ki Mekke bile bir şiirle fethedilmiştir... Efendim...Şu biçare halimle dertleştim seninle, artık dayanamıyorum bir kere bakayım cemaline Efendim... Kalmadı artık dayanacak takatim ,Günahlarım çok , hem çok dertliyim... Efendim...Bu dünyada göstermezsem nuru cemalini ,Ne yapayım biçare , mahzun ahirete talibim... Efendim ...Biliyorum ki ahirette kişi sevdiğiyle beraberdir...Benim sevdiğim MUHAMMED MUSTAFADIR (sav)MUHAMMED MUSTAFADIR .....
Gelir misin rüyama bir kez göreyim cemalini Engelliyor günahlarım gül yüzünü görmeyi Arzum ahirette cennete seninle girmeyi Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa
Sensiz dünya zilletle boğuluyor Asr-ı saadet günleri hasretle çekiliyor Toplumun ahlakı gitgide çöküyor Ne olur biraz gül bana Habib-i Kibriya Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa
Geceler karanlık, yokluğunda her saniye Ay doğmuş, güneş batmış ne çare bu çileme Tutamazsam elini sırat üzerinde Ne olur biraz gül bana Nebi-î Kibriya Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa
Bir bilal olamadım ezanın için Çıkıpta sahraya, kavrulmadı ayağım elim Sen varken, sensiz olmak bilmem niçin Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa
Seni anar Ya Muhammed Kubbe-i Hadra Yoktu keder yoktu zulüm asr-ı saadet zamanında Kapılar aralanıyor karanlıklar ortasında Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa
Sel olur göz yaşlarım, ismini duyunca Tebessümün de ne hoştur ukbada Şefaatini eksik eyleme mahşer anında Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa
Alemlere rahmetsin nurun ile Kalplere düstursun ahlakın ile Salat-u selamlar sanadır Ya muhammed Ne olur biraz gül bana resul-ü Kibriya Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa(S.A.V)
Öyle çok pazarlık ettim ki Seninle ey Rabb?im. Sen çağırınca, kendime ayırdığım vakitlerden çalındığını düşündüm. Ezan okununca, sevdiklerimle geçirdiğim zamanların azalmasından korktum. Vakit girince, içim ?cız? etti hep. Odamdan uzaklaştım, bıraktım işimi, bozdum keyfimi; öylece namaza durdum. Ayak diredim, ?az sonra kılsam da olur!? dedim. ?Az sonra?larım ?çok sonralar?a döndü, geç kaldım, geç kalmaktan utanmadım. Sonunda ayaklarımı sürüye sürüye vardım huzuruna. Pazarlığımı vaktin daralmışlığını bahane ederek yeniden ileri sürdüm. Kaçıyordu namaz ya; o yüzden çabucak kıldım, selam verdim, hemen kalktım, rahatladım. Oysa rahatlığı Sana borçluyum. Ağrımayan her bir dişim kadar huzur borçluyum Sana. Damarlarımın her bir noktasında pıhtılaşmayan kanım kadar sükûnet borçluyum Sana. Tenimin kaşınmayan her bir noktası kadar rahatlık borçluyum Sana. Dişlerim ağrıyacak olsa her biri için harcayacağım zaman Senin. Kanım pıhtılaşıp damarlarım tıkanacak olsa, her defasında ızdırap ve korkuyla geçireceğim saatlerin hepsi Senin. Tenim her noktasında yırtılacakmış gibi acıyacak olsa, kendi kendime dar geleceğim huzursuz günler Senin. Gün oldu; usandım. Sabrımı tükettim; tükendim. Kendimi yontmaya heveslendim. Benden istediğin zamanı çok gördüm. Benden istediğini, benim için istediğini bile bile, huzurunda huzursuz durdum. Fazla buldum namazın rekatlarını; kısaltmak için bahaneler aradım. Günümü delik deşik etmeni, işimin arasına kesintiler sokmanı, hayatımın ortasına duraklar koymanı, uykumu bölmeni lüzumsuz gördüm. ?Beni bana bırak!?larla durdum huzuruna; içim başka bir yerlerin türküsünü söylerken, ben seccadende, belki sadece bedenimle, mıhlı kaldım. Oysa Sen, dileseydin dar edebilirdin zamanı bana! Bir uçurumun dibine savrulmuş bir arabada çaresizce Sana yalvartıyor olabilirdin beni. Korkulu bir savaşın orta yerinde ateş ve kan kusan bombaların altında günümü de, işimi de, uykumu da, hatta rüyalarımı da delik deşik etmelerini takdir edebilirdin. Düşmeyen bombalar kadar, uçuruma savrulmayan arabalar kadar genişlik borçluyum Sana. İçten pazarlıktı benimkisi. Öyle içten ki kendime bile söyleyemedim. Gözlerimle birlikte gönlümü de secdene kilitlemeyi çok gördüm. Kendimi sıfırlamayı, benliğimi hiçe indirgemeyi beceremedim. Ensemde kaderin sıcacık nefesini hissedecek o teslimiyetin vadisine inemedim. Acelem vardı; alnımı koyduğum gibi kaldırdım seccadeden. Bütün benliğimle aşağı inemedim. İşim vardı, secdemi işime zaman kazandım. Secdeye kalbimi de sığdırmaya çalışmadım. Uykum vardı, secdemi sığ bırakıp uykumu derinleştirdim. İtirafımdır: Bencilliğimi de sırtıma alıp rükûlarda eritemedim. Bedenim eğilirken huzurunda, ?emrolunduğum gibi dosdoğru olma?nın ağırlığını sırtıma almayı erteledim. ?Sırası değil!?di; ?hele dur; sonra da olur!?du. En Sevgili?ni bir gecede ihtiyarlatan emri üzerime alınmadım. Sen dileseydin, çocuğumun cılız nabızlarının eşliğinde, loş ve neşesiz bir yoğun bakım odasında, gözümü de gönlümü de, umutsuzca, çaresizce, ürpertiyle, korkuyla bir monitörün ekranına kilitleyebilirdin. Dileseydin, yeryüzünün sükûnetini bir anda kesip, küçücük bir duvar kıpırtısının gölgesinde, mini mini bir sarsıntının beklentisi içinde saçlarıma aklar düşürebilirdin. İçten pazarlık mı denir buna? Sen bilirsin Seninle ettiğim pazarlığı. Kendime sakladığım ve hatta kendimden de sakladığım sır bu. Dilime bile değdirmekten korktuğum, ağzıma almaktan utandığım öyle bir sır işte. Fısıldaması bile acı veriyor ya? Meselâ, uzayınca Fatiha, uzayınca sûre, heceler sanki özgürlüğe giden yolu taşlar gibi kestikçe, ?bitmez şimdi bu namaz!? dediğim çok oldu. Ama içimden. Kimseler duymadı. Bir Sen duydun beni ey Rabb?im. Sırrımı bir Sen bildin. Kendimi lüzumsuz hissederken seccadenin üzerinde, dudağım anlamına yetişemediğim kelimeler için oynarken, Sen beni söylediğimden fazlasıyla duydun, söyleyemediğimi de, dile getiremediğimi de bildin. Ruhumu alıp uzaklara gittiğim halde, bir bedenimi bıraktığım halde huzurunda, kovmadın beni, yakınlığında tuttun. İtirafımdır; öyle anlatıldığı gibi özleyebilmeyi beceremedim henüz namazı? ?Aradan çıkarmaya çalıştığım? oldu namazı. Geçiştirdim namazı. Bir ?sorun?du çözdüm, hallettim. Selam verip sonra yaşamaya başladım? Yaşamayı namazın içinde aramalıydım. Namazı yaşamanın içine sızdırmalıydım oysa. Bilemedim. Kafa tuttum, ayak diredim, pazarlık ettim; ama Sen utandırmadın, yine yine yine huzuruna aldın beni. Her secdede rahmetinle okşadın alnımı. Her rükûda ?aferinler? fısıldadın gönlüme. Her vakitte yeni bir sayfanın aklığına çağırdın ruhumu. Yüzüme vurmadın. Azarlamadın. Aşağılamadın. Hepten umut kesmedin benden. Yok saymadın. Utandırmadın. Pazarlık ettiğimi Seninle bir Sen bildin ey Rabb?im. Kimselere söylemedin. Sırdaşım Sensin, bir Sana açabilirim içimi, bir Senin beni ayıplamandan korkmam. Ben işte böyleyim; yine ?bana ait?lerin hesabındayım. Başka kime söyleyeyim? Başka kimin anlayışından medet umayım?
HİCRET, Ebu cehilleri çoğalan bir beldeden, Medine’ ye hicret Yanında yol arkadaşı Ebu Bekir, Ölümüne var, ölümüne bir, Hiçbir yerde yalnız bırakmıyor onu,
Hz. Ali girdi yatağa Cehiller düştü tuzağa bir sabah vakti erkenden, çıktılar kuşatma altındaki evden, Cebrail geldi birden Yasin-i şerifi oku dedi hemen Bir avuç kum al dedi eline Serp kafirlerin yüzüne Ve o kum kime isabet etmişse Öldürüldü Bedir’de … …………………………….
Mağara, ötelere açılan kapı Gizli sırlar halkası Cehillerden bir kılavuz geldi mağaranın önüne, Buraya kuş yuva yapmış, örümcek ağı bozulmamış Eğilip baksa görecekti içerdekileri, ama göremezdi,
Üç gün üç gece kaldılar orda, Yılan sokmasın diye delikleri kapadı ebu bekir, Ayağım ile kapattığım delikten bir yılan soktu ayağımı Ayağımı çeksem size bir zarar vereceğinden korkarım, Resulullah dedi; -ayağını çek, ayağını çekince çıktı Heybetli ve zehirli kocaman bir yılan dostuma eziyet vermeye Allah’tan korkup, benden utanmıyor musun?
Yılan şöyle seslendi Allah’ın resulüne; -Ey Allah’ın habibi, sana yalnız insanlar değil Bütün hayvanlar yılanlar, kuşlar, karıncalar hepsi aşıktır Bende mübarek yüzünüzü görmek için gece gündüz demeyip Yolunuzu bekliyorum…bu izbe karanlık yerde bu karanlık mağaraya siz güneş gibi girdiniz
Fakat dostun sıddıkın seni görmeme engel oldu Seni görmek için cesaret ettim,, bu hayasızlığı yapmaya dedi ve yılan özür diledi
Resul sürdü tükürüğünü Ebu Bekir yarasına, hemen iyileşti şifa buldu yarası
Ben hasreti sevdim.. Vuslattan çok.. Geceyi sevdim..siyah zülüfleri dağınık.. Ben uykusuzluğu sevdim.. Uyanık gezmekten çok Yanmayı sevdim.. Serin sulardan uzak.. Sonra ızdırabı sevdim.. Aydınlık sabahlara gebe.. çekilen çileyi sevdim.. iki büklüm gezmeyi;kan ağlarken gülmeyi;anadan ,yardan geçmeyi.. Dünyadan vazgeçmeyi sevdim.. ne Cennet sevdası,ne CEHENNEM KORKUSU.. Ben YARADAN 'a aşkı sevdim.. Onun aşkını,Onu sevmeyi,uğrunda koşmayı,düşmeyi.. ölmeyi sevdim.. Ve toplayıp bu sevdiklerimi Huzura sermeyi.. Alnımı yere mıhlayıp.. SANA GELDiM,AF DiLEMEYE GELDiM,AFFA LAYIK OLMASAM DA demeyi.. Gözlerim kuruyana dek ağlamayı.. Ve secdede ölmeyi sevdim.. Allah'ım başka sevgim yok benim.. Ben SENi SEVMEYi SEVDiM..
Kuşu altın kafese koymuşlar çırpınmış illede vatan diye Sıkışıyor kalbim göğüs kafesinin içinde oda çırpınıyor ilahi aşk diye Gözlere perde inmiş herkes birbirine düşman kimse bilmez ne diye Aslında uyansa şu gönüller en güzel ask Rabbimizden hediye
Mecazi aşktan fayda yok o dünyada kalır İlahi aşkı yakala o gönüle yazılır Bir gün göçeceğiz ahirete unutma O aşk seni bırakmaz gene seninle gelir
Tefekkür et başına gelen her olayı gören gözlerle seyret kainatı dünyayı İşte o zaman anlarsın başına gelen bu sevdayı
Dururmu bu gönül hiç boş Aşkmı istiyorsun hadi durma Rabbine koş Onu yakalamak onu yaşamak ne kadar hoş marifetullaha çık Rabbinle oradan konuş Sevgililer sevgilisine orada kavuş
geçmiş günlerini unut artık onlara ağlama Nefsine şeytana uyup ciğerini dağlama Bundan sonra vaktini sakın boşa harcama Sadece Rabbini yaşa onu zikret kötüleri kendine bağlama
Şu gönlüme aşkını nakşeyledin şu dilime ismini zikreyledin Bunlar için sana şükreylerim seni çok seviyorum ALLAHIM Senin rızanı kazanmak için girdim bu yola şeytana uydurma fırsat verme kötü kula Yolumuza çıkan engeller kötülükler yok ola yolculuğumuz ALLAH dostlarıyla daim ola
Azrail gelip can bedenden alınca son durak kara toprak olunca Şu dilimi senin isminle sonlandır Kabrimi KURANLA NURLANDIR
Beni peygamberime MUHAMMEDİME kavuştur beni Cemalinle buluştur seni çok seviyorum ALLAHIM Bu bedene verdiğin can ve azalarım için Sana teşekkür ederim ALLAHIM
Verdiğin sağlık afiyet akıl için Sana şükrediyorum ALLAHIM Şu bedende en çok sevdiğim yer gönlüm Çünki orada sen varsın ALLAHIM
Seni ne kadar övsek anlatsak azdır Seni en güzel sen anlatırsın ALLAHIM Şu gönlümde senin için yanan ateşi daim eyle Senin yolunda giden hafız eyle Aşkını sevgini merhametini lutfeyle Senin sevdiklerine dost eyle
Varlığından büyüklüğünden şüphemiz yok Sana aşk sana sevgi sana muhabbet okadar çok Biliyoruzki senden başka gidecek kapımız yok Senin aşkından büyük aşk yok küçük aşklar olsada Bu gönülde senden başka aşklara yer yok SENİ ÇOK SEVİYORUM ALLAHIM
Senin soyun değilmiydi Hıristiyan olan, Yahudileri fırında yakan İnsanlara iftira ederek Engizisyon mahkemelerinde yargılayan İftirayı kabul edip başı giyotine giden yada reddedip zindanlarda ölen İşte Vatikan Papazı bunları yaptıran senin kilisendir kilisen Bak benim açık şerefli olan tarihimin her sayfasına Hiçbir vahşet hiçbir zulüm hiç bir leke bulamazsın hiçbir yerinde Yaptığınız vahşetler görünüyor bugün bile dünyanın her bir yerinde Kapalı gözlerini aç İşte Irak, Filistin, Afganistan son olarak Lübnan da yapılanlar Bir gün İslam olan bu millet uyanacak vahşet içinde olan dünya bir gün kurtulacak İslam”ın hakimiyetinin olduğu her yerde gerçek adaleti görecek Hakkı olan hakkını, haksız olan ise cezasını görecek İşte cihan şümul Hazreti Muhammed”in İslam olan dinin Ne kadar adil oluğunu herkes görüp ve anlayacak
Ay dede nasıl dayanıyorsun Hala çatlayıp dökülmüyorsun Ya sen güneş ateşini neden atmıyorsun Masumların üstüne ateş atanlara
Ey cemaati müslümin Buyrun cenaze namazına Nasıl bilirdiniz meftayı İyi bilirdiniz demi Nasıl bilmezsiniz Mefta siz ve biz Alem-i islam sükuta garkolmuş Sabretmek mi bu yoksa korkmak mı Yoo sabretmek böyle olmaz Basbaya korkmak bu
Dev çökmüş ardından güzellikleri Bir sanduka içinde onla beraber gömülmüş Osmanlı imiş o devin adı Şimdi pireler deve olmuş Başımıza medeniyet olmuş da Sömürürlermiş şarkı afrikayı Öldürürlermiş barış diye karka çığlıklarıyla Ayağı çıplak karnı aç masum yavruları
Uyan artık alem-i islam uyan Dua etmek yetmez bu katliama Tepki vermek gerek tepkiiii Kansa kan cansa can Uyan artık alem-i islam uyan
Zillete mahkum kalma Kardeş kanı dökülürken Irak, filistin,çeçenistan Yanıyor artık uyan